Ana içeriğe atla

ANADOLU' DAKİ SELÇUKLU ESERLERİ

ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ
(1077 - 1308)
Türkler'in anadoluya girişi 1071 yılında Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan tarafından Malazgirt Savaşında Bizans'lıları mağlup etmesiyle olmuştur. 1092 yılında iç karışıklıklar sonucunda dörde ayrılan Büyük Selçuklu Devleti' nin son bulması Anadolu da Anadolu Selçuklu Devleti' nin doğmasına sebep olmuştur. İznik' e kadar tüm Anadolu' ya hakim olan Süleyman Şah 1077 yılında Anadolu Selçuklu Devletini kurmuş oldu. Anadolu' nun Türk' leşmesinde büyük rol oynayan Selçulu' ların İlimde de ilerlemeleri şüphesiz çok büyüktür. Yaptıkları eserlerde özellikle medreseler başta olmak üzere han, hamam, darüşşids, cami, köprü gibi eserler halen daha ayaktadır.


ÖNEMLİ ESERLERİ

ALAADDİN CAMİİ

Anadolu Selçuklu Devrinin en büyük ve en önemli ulu camilerinden biri olan Alaaddin Camii Konya’nın merkezinde yer alan Alâeddin Tepesi üzerinde inşa edilmiştir. Selçuklu Sultanı I.Rükneddin Mesud (1116-1156) zamanında yapımına başlanmış ve I. Alâeddin Keykubad zamanında 1221 yılında tamamlanmıştır.

ALAADDİN CAMİİ

Alaaddin Camii Niğde Kalesi' nin bulunduğu tepededir. 1223 yılında Alaaddin Keykubat adına Niğde Sancakbeyi Ziynettin Beşare tarafından yaptırılmıştır.

ULU CAMİİ VE DARÜŞŞİFA

1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kültürel varlık olarak dahil edilen Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası Türkiye’nin bu listeye giren ilk mimari yapısıdır. Sivas'ın Divriği ilçesindedir. Cami, darüşşifa ve türbeden meydana gelen külliyedir. Anadolu Selçuklu Devletin' e bağlı Mengücek Beyliği döneminde Süleyman Şah' ın oğlu Ahmet Şah tarafından inşa edilmiştir. 1228 de başlayıp 1243 yılında biten yapının baş mimarı Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şahtır.

CACABEY KÜLLİYESİ

Kırşehir il merkezinde yer almaktadır. Medrese, 1272 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan'ın oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, Kırşehir Valisi Nureddin Cibril bin Cacabey tarafından yaptırılmıştır.

ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE

Çifte Minareli Medrese, Türkiye'de Erzurum İlinde bulunmaktadır. Selçuklular dönemine aittir. Bu tarihi eser günümüze kadar varlığını koruyabilmiş ve bulunduğu Erzurum ilinin sembolü haline gelmiştir. Uzun yıllar medresenin 1. Alaaddin Keykubat’ın kızı Huvand (Huand) Hatun zamanında yaptırıldığı ileri sürülmüştür. Bunun için yapının bir adı da Hatuniye Medresesi’dir. Medresenin 13.yy. da İlhanlılar zamanında yaptırıldığı  da düşünülmektedir. bir zamanlar harap durumdayken aslına uygun restorasyon yapılmıştır.

iNCE MİNARELİ MEDRESE
Konya ilinin Selcuklu ilçesindedir. Alaattin tepesinin batısında kalır. Selçuklu Sultanı ll.izzettin Keykevus devrinde Vezir Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından 1264 yılında yaptırılmıştır. Bir zamanlar bakımsız durumdayken bu gün aslına uygun restore edilmiştir.


KARATAY HANI
Kayseri' nin Bünyan ilçesine bağlı Karadayı köyü sınırları içinde olup Malatya yolu üzerindedir. Celaleddin Karatay tarafından 1240 yılında yaptırılmıştır.

KARATAY MEDRESESİ
Konya' nın Karatay ilçesindedir. Çini Eserler Müzesi olarak kullanılan Karatay Medresesi, Selçuklu Sultanı II.İzzeddin Keykâvus zamanında Emir Celâleddin Karatay tarafından 1251 yılında yaptırılmıştır

GÖK MEDRESE
Sivas merkezindedir. lll.Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Vezir Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından, 1271 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Bir zamanlar bakımsız durumdayken bu gün aslına uygun restore edilmiştir.


İPLİKÇİ CAMİİ
İplikçi Camii Konya' nın Meram ilçesindedir. 1201 yılında Şemseddin Altunbaba tarafından yaptırılmış, 1332 yılında da Somuncu Ebubekir tarafından da genişletilmiştir. 


MEMLÜKLÜLER DÖNEMİ
(1250 - 1517)
Mısır' da kurulmuş bir müslüman devletidir. Mısır'dan Suriye'ye kadar hüküm sürmüşlerdir. Osmanlı devleti tarafından Yavuz Sultan Selim döneminde 1517 Ridaniye savaşıyla son bulmuştur. 

HAN-AL BA'RÜR KERVANSARAYI
Şanlıurfa ilinin Harran ilçesine bağlı 20 km güneydoğusundaki Göktaş köyündedir. Eyyübiler döneminde İsa oğlu el-Hac Hüsameddin Ali tarafından 1228-1229 yıllarında yaptırılmıştır. Anadolu Selçuklu mimarisinin tüm özelliklerini taşır. Kısmen tadilat görseda harap durumdadır.

İLHANLILAR 
(1266 - 1336)
İlhanlılar Devleti, 1243 Kösedağ Savaşında Selçukluları yenilgiye uğratan Moğol imparatoru Cengiz Han'ın torunu Hülagû Han tarafından, merkezi Tebriz olmak üzere 1266 yılında Azerbaycan'da kurulan Moğol devletidir. Son zamanlarda Uygur kökenli olan Eretna Beyliği Doğu ve Güneydoğu bölgesinde hakimiyet kurmasıyla güçlenmiş  1343 yılında ise Sivas ve Erzincan’ı ele geçirdikten sonra bağımsızlığını ilan etmiştir. Gerek iç karışıklıklar, gerekse Anadolu Beylikleri ve Memlüklerin kurduğu ittifak sonucu daha fazla direnemeyen İlhanlılar, otorite ve hükümdar eksikliği nedeniyle 1336 yılında yıkılmıştır. 

YAKUTİYE MEDRESESİ
Yakutiye Medresesi, Türkiye'de Erzurum İlinde bulunmaktadır. İlhanlı hükümdarı Olcaytu zamanında Emir Hoca Cemalettin Yakut tarafından 1310 yılında inşa ettirilmiştir.

ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE
Çifte Minareli Medrese, Türkiye'nin Sivas ilinin merkezinde yer alır. Taç kapı üzerinde yer alan kitabesine göre 1271 yılında İlhanlılar Veziri Şemseddin Cüveyni tarafından yaptırılmıştır. bir zamanlar harap durumdayken aslına uygun restore edilmiştir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

OSMANLI DÖNEMİNDE KABADAYILAR

1 - İPSİZ RECEP (1862) 1. İpsiz Recep Reis, 2. Mehmet Altıkanoğlu, 3. Osman Altıkanoğlu, 4. Salih Çavuş, 5. İlyas Altıkanoğlu ve 6. Kansız Ali 1862 yılında doğan İpsiz Receb Rizeli' dir. İpsiz lakabının verilmesine dair iki anlatım vardır. Birine göre cesareti, gözü pekliği ve ataklığı, diğer anlatıma göre ise elinde, avucunda ne varsa olanada, olmayanada dağıtmasıdır. yani "cep delik cepten delik" misali ismi ipsize çıkmıştır. Milli mücadelede ki başarısıylada Atatürk' ün takdirini kazanmış birisidir.  O zamanlar yelkenkisiyle kömür taşımacılığı yaparken işlerinin ters gitmesiyle eşkiyalığa soyunmuştur. Kandıra civarında müslüman halka zulüm yapan rum çetelerine karşı Kuva-i Milliye saflarında başarıyla karşı koymuştur. 2 - ODESALI KOSTİ (1895) 1885 doğumlu olan Odesalı Kosti Tünel' den Taksim' e kadar tüm mekanların haracını yiyor, hiç ip ucu bırakmadan kayıplara karışıyordu. Başı sıkışıncada işgalci polisler sayesinde paça

DOĞANBEY KÖY (Terk edilmiş Rum Köy'ü)

Bugün ki gezi rotamızda Doğanbey Köy ve Karina bölgesi var. hlc tatil köyünde yaptığımız güzel bir kahvaltıyla yola koyuluyoruz.  Kuşadası' ndan saat Saat 12.30 gibi buradan ayrılarak Doganbey Köy yolunu tutuyoruz. Dilerseniz Atburgaz' dan geçerken Atburgazı Kalesi(Asartepe) ve Yakapınar Kalesi' ni gezebilirsiniz. ama bu gün bu iki kale harabeye dönmüş durumdadır. Yollar asfalt ve tek şeritli. İleride yol ikiye ayrılıyor. Soldaki yol Milet Antik Kenti' nin oldugu Balat Köyü ' ne gidiyor. Biz sağdan Doğanbey tabelasını takip ediyoruz. Nihayetinde Doğanbey Köy' e varıyoruz. O da Priene gibi sırtınını Samsun (Mykle) dağlarına dayamış. Önünde Büyük Menderes Deltası' nın Ege Denizi' yle buluştuğu muhteşem manzara.  Dilek Yarımadası ve Büyük Menderes Deltası Milli Parkı sınırları içinde yer alan Doğanbey köyü, yürüyüş parkurları, trekking alanları, kuş çeşitliliği, gelişmiş florası ve endemik bitki türleriyle eko turizmin de geliştiği bir bö

ZAMANA DİRENEMEYEN YEL DEĞIRMENLERINİN ÖYKÜSÜ

Akdeniz ülkeleri ve özellikle adalarında var olan yeldeğirmenleri restore edilip turizme kazandırılırken bizim ülkemizde neden varlığından söz ettirilemiyor bilinmez. Bunlarında hemen hemen hepsi bu gün kaderine terkedilmiş olup zamana direnmektedir. YEL DEĞİRMENLERİNİN TARİHİ Tarihteki ilk yel değirmenlerine, MÖ 2800 yıllarında Mısır ve Çin’de rastlıyoruz. Yazılı belgelerde rastlanan ilk yel değirmeni, MS 644 yılında İran-Afganistan sınırında yer alan Seistan’da inşa edilmiş. Modern yel değirmeni olarak nitelendirebileceğimiz ilk rüzgâr türbini, 1890 yılında Danimarka’da üretilerek rüzgâr gücünün elektrik enerjisine çevrilmesinde kullanılmış. 20. yüzyılla birlikte buhar gücünün ortaya çıkması ve kentlerin elektriğe kavuşması, klasik yel değirmenlerine zamanın tozlu raflarındaki yerlerini de hazırlamış.(sklife  Ekim 2009 sayısından alınmıştır). Yel değirmenlerinin yapısına bakıldığında üç katlı olduğunu görüyoruz. Katlar ahşap ve taş merdivenler ile çıkılıyor. Küçük küçük

TRABZONSPOR EFSANESİ'NİN DOĞUŞU

Büyük üstad, efsane hoca Ahmet Suat Özyazıcı der ki ; " İbadetin kazası olur ama futbolun kazası asla olmaz " Bu devrim 20-22 yaşlarında Trabzon'lu gençlerin devrimidir. Bu devrim 1974-75 sezonunda Türkiye 1.nci futbol ligine damgasını vuran ve İstanbul hegemonyasına son veren, büyük paraların döndüğü, yıldız oyuncuların istanbul'da toplandığı ve emeğin paraya karşı olan devrimidir. Anadolu'da efsane olacak olan Trabzonspor; bunun sinyallerini 2.nci ligde  (1973-74) iken verdi. O sezon Türkiye Kupası çeyrek finalinde Fenerbahçe'ye ecel terleri döktürmesiyle gündeme geldi.  1.nci lige çıktığı sezon Şenol, Cemil, Necati, Kadir, Turgay, Bekir, Ali Yavuz, Hüseyin Tok ve Ali Kemal gibi 20-22 yaşlarındaki as kadrosunu bozmayarak 1.nci ligde de devam etmesi belkide yaşanmış olan Anadolu devriminin en büyük sebebidir. 2.nci ligde şampiyon olarak 1.nci ligde yoluna devam eden kadronun yaşlarına bakalım.  1973 - 74 Sezonu   (2 lig)  Ka

ANADOLU' DAKİ KANYONLAR

ANADOLU' DAKİ KANYONLAR Ülkemizde gezilip görülmesi gereken o kadar çok kanyonlar, vadiler var ki, ancak bunlardan bir kısmı gezilip görülebilmektedir. Kimisi kuru bir vadi, kimisi ise şelalerin ve göllerin süslemiş olduğu kayalıklar arasına sıkışmış derin su yatakları. Genel olarak bakıldığında kuru vadiler de binlerce yıl önce insanların yaşadığı mağara yatakları ve kaya kiliseleri görürüz. Geçmişin izlerine tanıklık yapmak isteyenler genellikle guruplar halinde buralara akın eder.  Sulu vadi yataklarında ise genellikle adrenalini tatmak isteyenlerin rafting ve kano sporları yapmak, yüzmek veya tırmanmak gibi maksatlı sebeplerden dolayı tercih ettiklerini görürüz. Bu  vadilerin her yıl onbinlerce yerli - yabancı turistler tarafından ziyeret edildiği unutulmamalıdır. İşte bunlardan 45 kanyonu kısaca yazmak istedim. 1 - IHLARA VADİSİ - AKSARAY Dünyanın ikinci büyük kanyonudur.  Ortalama 14 km uzunluğa sahip olan Ihlara Vadisi Aksaray ilinin Güzelyurt ilçesinde olup Nevş

BİR ZAMANLARIN FURYASI ÇİZGİ ROMANLAR

Bir döneme damgasını vuran çizgi romanlar dünyada olduğu gibi Türkiye'yi de kasıp kavuşmuştur. Özellikle 1955 ve 1990 yılları arası. Her ne kadar bu gün okuyan olsa bile televizyonların çok kanallı sisteme geçmesi, sonradan internet ortamının doğması eski heyecanını yitirmesine sebep olmuştur.  1900 lü yılların başında gazetelerin ara sayfalarında yayımlanmaya başlayan çizgi romanların okuyucularda patlama yapması haftalık mecmuaların basılmasına sebep olmuştur. Her ne kadar kahramanlarının geneli Amerikalı olması ve olayların Amerika topraklarında geçmesine rağmen (ZAGOR, MISTER NO, TEKSAS, TOMMIKS, SWING gibi) yaratıldığı ve basıldığı yer İtalyadır, yazarları da İtalyan'dır.  Dünyayı kasıp kavuran çizgi roman dünyasından Türkiye'de nasibini almıştır. Yabancı çizgi roman kahramanlarına karşın Tarkan, Karamurat, Karaoğlan, Tolga, Yüzbaşı Volkan gibi kahramanların da ülkemizde doğmasına sebep olmuştur.  Işte bu ülkemizde genellikle okunan ve ilgi gören çizgi

DEV KRALLIK MİLETOS ANTİK KENTİ

Tavşanlı kamp alanındayım. Sabah 08.00 gibi uyanıyorum. Kamp alanının kafeteryasından ekmek ve gazetemi, kamp alanının hemen dışında ise kurulmuş köy pazarından peynir, domates gibi kahvaltılıklar alıp çadırımın hemen yanıbaşında ki masamda güzel bir kahvaltı yapıyorum. Finalinde ise keyf çayımı yudumlarken gazetemin spor sayfasında Trabzonspor'u takip ediyorum. Bu gün ki gezimde Didim'e 18 km. mesafede koloniler kurmuş, felsefe ve bilimin merkezi, filozofların şehri Milet Antik Kenti var. Saat 10.00 gibi Didim'den ayrılıp Balat köyüne doğru yol alıyorum. 2600 yıllık şehir görünmeye başlıyor. Müze kartımı görevliye gösterdikten sonra önce tiyatrodan gezmeye başlıyorum. Tam tiyatronun tepesine çıktığımda şehir sanki ayaklarımın altında. Biraz ileride antik kent sınırları içinde bulunan bir cami ilişiyor gözüme. Kim yapmış, neden yapmış, yüz yıllarca kimsenin içinde barınmadığı bu boş kentte cami ne alaka. Bu merakım daha sonra açıklığa kavuşacak. Her kısmını gezmem ab

YARIMBURGAZ MAĞARASININ GİZEMİ

Bu günkü gezimizi insanlık tarihinde, 400 bin yıllık geçmişin kanıtı olan ve İstanbul'un göbeğindeki bir yere yani Yarımburgaz Mağaralarına yapacağız. Bulunan buluntular dünya tarihinin geçmişteki en büyük tartışmasız belgesidir. Dört ayrı mağaradan oluşup mağara çevresinde de birkaç kaya mezarları da bulunmaktadır. Maalesef İstanbul’un bilinen iki tarih öncesi höyüğü olan İçerenköy ve Fikirtepe höyükleri inşaat çalışmaları, bina vs. arkalarında iz bile bırakılmadan yok olup gitmiş, burasıda nasibini almak üzeredir. Türkiye’de Paleolitik çağlardan Bizans’a kadar 400 bin yıllık insanın yerleşim serüvenine ait çok az rastlanacak kadar iyi korunmuş buluntularla en eski yerleşim yeri bu mağaralardır.  Bir keresinde meraktan veya maceradan olsa gerek birader ve yeğenim ile mağaraya demir parmaklıklar altından sürünerek giriş yaptık. Telefonlarımızın feneri ile yarım saat yol aldık. Birazda ürpertici bir havası vardı. Şarz bitimine karşı geri dönmek zorunda kaldık. Sanırım

İASOS ANTİK KENTİ

Milas üzerinden Bodrum'a doğru yol alırken sağdan İassos tabelasını takiben Kıyıkışlacık bölgesine doğru yol alıyoruz. Burası kendi halinde küçücük ve tipik bir sahil balıkçı köyü. Konum ve güzellik itibarı ile de bir çok dizi ve sinema çekimlerinede  ev sahipliği yapmıştır.  İasos Antik Kenti, Milasa 28 km. uzaklıkta olup Kıyıkışlacık Köyü'ndedir. Kent üç tarafı denizle çevrili bir yarımada üzerine kurulmuştur. Daha önce bir ada konumunda iken zamanla toprak dolgularının birikimiyle yarımada haline gelmiştir. Mitolojiye göre Argostan gelenler tarafından kurulduğu ve ismini kolonilerin başı İasos'tan aldığı söylenmektedir. İasosda yapılan kazılarda kentteki en eski yerleşimin M.Ö.III. bin sonuna kadar uzandığı tesbit edilmiştir. Tarihçi George Beanin Karia adlı kitabında şöyle yazar; ve mitolojiye göre İasos'ta erkek çocukların gimnasiumda çalıştıktan sonra denizde yıkanmalari bir gelenekti. Bu sırada kıyıya yanaşan yunus, çocuklardan birini sırtına alıp, açıkl